Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Yaş günü pastasının üzerinden bir mum alıp da yana doğru eğdiniz mi hiç? Mum yana doğru eğikken de alevin dosdoğru tavana doğru yükselmeye devam ettiğini fark etmiş olabilirsiniz. Mumu tamamen baş aşağı çevirirseniz de alev hep yukarıya dönecek ve mumun üzerini sarmaladığı içinm dökülen damlalar her yeri batıracaktır.
Çoğu kişi, ister özel günlerde yenecek akşam yemekleri için, ister elektrik kesintisine karşı evde en azından birkaç tane mum bulundururuz. Etrafımızdaki günlük eşyalar arasında, içine ip yerleştirilmiş bal mumundan uzun bir mum, en basit ve evde en kolay yapılabilecek eşya gibi görünür.
Bununla birlikte 19. Yüzyılın dahi bilim insanı Michael Faraday, mumların sanıldığı gibi basit bir şey olmadığını düşünüyordu. Faraday, Londra’da genç kuşağa yönelik bir dizi konferans gerçekleştirmiş ve bunların altısını mum konusuna ayırmıştır.
Bir mum baş aşağı çevrilse dahi, alevi yukarı doğru dönecektir.
‘’ Mum olayına ilişkin artık bilimin açıklamayacağı hiçbir şey yoktur’’ diye Faraday, mum alevinin nasıl daha parlak hale geldiğini, nasıl yandığını, alevlerin neden farklı renklerde olduğunu ve yanan mumun neden su buharı oluşturduğunu açıklamıştır.
Alev, çevresindeki havayı ısıtarak bir hava akımı oluşturur. Aleve yakın olan ve ısınan hava, etrafındaki havadam daha hafif olduğu için yayılır ve yükselir. Daha soğuk olan hava eceleyle ısınan havanın yerini alır, o da ısınır ve yükselir. Dolayısıyla mum alevinin etrafında her zaman yukarıya doğru ilerleyen bir hava akımı vardır ( konveksiyon akımı ). Alevin daima yukarı bakmasını sağlayan şey, işte yukarıya doğru giden bu hava akımıdır. Yanan fitilin ucundan çıkan iş parçacıkları da yine bu akım tarafından yukarı taşınarak alevi sarı renk yapar.
Böylelikle, mumu ne kadar aşağı eğsek de alev yukarı doğru çıkmış olur. Tıpkı sıcak hava balonlarının, yerdeki ekip tarafından sepetlerinin hafifçe yana yatırılmalarına rağmen dosdoğru gökyüzüne çekilmesi gibi.
Ayakları yere basan yemek masanız üzerinden yükselen sıcak gazlar, mum alevine ok başı veya tüy şeklini verir. Ancak yerçekimin fazla etkili olmadığı yerlerde, örneğin uzay istasyonunun serbest düşüş alanlarında, mum alevi şaşırtıcı şekilde farklı hareket eder ve farklı görünür. Bilim insanları astronotların güvenliğini sağlamak için, yerçekiminin en az olduğu koşullarda nasıl yangın çıkabileceği üzerine çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmalar sırasında alevlerin nasıl hareket ettiklerine dair garip şeyler keşfettiler. Yapılan deneyler gösteriyor ki düşük ( mikro ) yer çekiminde alev, o bilinen tüy şeklini kaybederek renk değiştirir.
Mikro yer çekiminde, ‘’ daha hafif ‘’ ve ‘’ daha ağır ‘’, ‘’ yukarı ‘’ ve ‘’aşağı’’ kavramları neredeyse anlamsızdır. Alevin etrafındaki hava yine ısınır ama ‘’ yükselen ‘’ hava akımından söz edemeyiz. Oksijeni yenileyen azıcık hava akımıyla alev daha yavaş ama daha sıcak yanar. Sonuç olarak ok başı gibi yukarı uzayan parlak alev yerine, minik bir kubbe gibi sönük ve mavi bir alev ortaya çıkar.
Yorum Yaz