Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Dünyanın en yaygın amuletlerinden biridir. Eski Yunanlar dördüncü yüzyıldan itibaren at nalını talih simgesi olarak gömüşlerdir. Demirle özdeşleşen savaş tanrısı Mars, büyücüler tanrısı Saturnus’un düşmanı olduğu için, demir kötü güçlere karşı korunma aracıdır. Bazı Avrupa geleneğinde ise at nalını evinin kapısına ilk asanın Aziz Dunstan olduğu kabul edilir.
Soylu bir aileden gelen ve İngiltere’de Hıristiyanlığın örgütlenmesi ve paganlığın geriletilmesinde etkin olan Dunstan, zaman zaman krallara danışmanlık yapmış, bir dönem de büyücülükle suçlanarak münzevi yaşama çekilmek zorunda kalmıştır. 959 yılında Canterbury piskoposu olan Dunstan münzevilik zamanında göre çağrılıncaya kadar çeşitli zanaatlar ve müzik öğrenmiştir ve geleneğe göre demircidir. Bir gün kendi ayaklarına at nalı takılmasını isteyen biri gelir. Adamın çift tırnaklı ayaklarını gören Dunstan hemen onun şeytan olduğunu anlar ve at nalı takabilmesi için onu duvara bağlaması gerektiğini söyler. Aziz duvara bağlı şeytana eziyet eder ve kapısında at nalı asılı evlere yanaşmayacağı sözünü almadan bırakmaz. Böylece önce kapı üstlerine asılan at nalı zaman içinde at nalı şeklinde kapı tokmaklarına dönüşür. Hıristiyan dünyasında 19 Mayıs Aziz Dunstan günü olarak kutlanır ve o günlerde at nalıyla oyunlar oynanır.
Eski Yunanlar ve Romalılarca uğurlu kabul edilen at nalı, ortaçağda büyücülük salgını ve büyücü avı başladığında bütün Avrupa’da güçlü bir tılsım olarak yaygınlaşmıştır. Büyücülerin attan korktukları için süpürgeye bindikleri ve demir at nalına da yanaşamadıklarına inanılmaktadır. Büyücülük suçlamasıyla öldürülen kadınların tabutunun önüne hortlamaması için at nalı çakılır. At nalının yararlı olabilmesi için uçlarının yukarı bakması gerekir. İngiliz tarihinde, Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşları’nın kaderini etkileyen, Trafalgar Zaferi’ni ( 1805 ) kazan amiral olarak önemli yer tutan Nelson gemisinin ana direğine nal çakılmasıyla da ünlüdür.
At nalının uğur getirdiği inancı, kapılara çakılması v eski kapı tokmaklarında at nalı biçimi ve türevlerinin kullanılmış olması, ortak bir değer yükleme geleneğini gösteriyor. At nalı, hem uygarlık tarihinde savaş, ulaşım, taşımacılık, güç kaynağı olarak önemli bir rol oynayan atla olan ilgisi, hem ateş kültü ile kaynaşarak kutsallaşan demir ve kılıç üreticisi demircilik mesleği ile iç içeliği nedeniyle çok geniş bir kapsama sahip. Yaşar Kemal’in ölümsüzleştirdiği Ağrı Dağı ve Binboğa efsanelerindeki demir tiplemelerinde olduğu gibi, demir, arınma aracı olan ateşe hükmederken, demirin kendisi de çoğunlukla bıçak biçiminde loğusaların ve bebeklerin koruyucusu ve tükürülmeden elde ele verilmesi doğru olmayan bir güçtür.
Abdallar gövdelerine nal dövmesi yaptırır, bazen Ali ve Hüseyin aşkına nal veya nal şeklindeki başka metalleri şişlerle gövdelerine tuttururlardı; böylece !! Ah, min’el aşk’’ ( Ah, her şey aşktan oldu!) tablosunu gövdelerine yazmış olurlardı. Nalla aşk büyüsü de yapılmaktadır: İstenen kişinin adı nalın üstüne yazılarak ateşe atılır, o kişi aşk ateşine düşer ve ocaklı hocaların da dualarıyla büyüyü yaptıran kişi meyleder. Gülistan Şerhi’nde ( 1429 ) talip ve matlubun ( arzulayan ve arzulananın ) adlarının Süryanice yazıldığı belirtilir ki sihrin kökeni veya Süryanicenin cennet dili olarak kabul edilmesine işaret ediyor olmalıdır.
Bir de uğursuz ‘’ ters nal ‘’ var; aksilik ve uğursuzluk anlatır, içi dışında, baş aşağı anlamlarına da gelir; Osmanlıcası ‘’ nal-i bazgüne’’, ‘’ nal-i vajgün ‘’ mazmun olarak Divan edebiyatında kullanılmıştır.
Yorum Yaz