Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Bir zamanlar bademciklerimizi aldırmak, neredeyse çocukluktan ergenliğe geçişi temsil eder. Yedi veya sekiz yaşlarında, boğaz enfeksiyonu geçirdiğimiz için hastaneye götürülür ve bir sonraki sabah bademciklerimiz olmadan uyanırdık. Ardından ağrıyan boğaz yatıştırmak için çok fazla dondurma yemek gerekirdi. Genellikle vücuttan alınan başka bir organ olan apandisit gibi, bademciklerin de çok fazla işe yaramayan organ olduğu düşünülür.
Oysaki günümüzde bu iki organla düşüncelerin değiştiğini görüyoruz. Doktorlar bu organları eskisi gibi hemen almak istemiyorlar. Bunun yanında araştırmacılar; bademciklerin bakterileri, virüsler ve vücuda girmeye çalışa diğer patojenlere karşı bizi savunan öncül koruyucular olduğunu keşfediyorlar.
Boğazın arkasında, dil kökünde ve burnun arkasında yer alanlar dahil, dört çeşit bademcik vardır. Bademcikler bağışıklık sisteminin bir parçası gibidir. Lenf düğümleri, dalak ve hastalıklarla savaşan beyaz kan hücrelerini kapsar.
Bizim bademcikler olarak bildiğimiz şey ise dilin arka kısmından sarkan küçük dilin iki tarafında yer alan ikiz yumrudur.
Bu bademcikler taze, zeytin şeklinde, pembe kütlelerdir. Aynaya bakıp ağzınızı genişçe açıp dilinizi dışarı çıkarır ve ‘’ aaaaa’’ derseniz, iki süngerimsi yapıda bademciği görebilirsiniz.
Bademcikler, boyun ve koltuk altları da dahil olmak üzere vücudun her yerinde bulunan lenf düğümleri gibi lenf dokusundan oluşur. Küçük olsalar bile yüzey alanları geniştir. Her bademciğin 10 ile 30 arası derin boşluğu vardır. Dolayısıyla yiyecekler, hava, tükürük veya diğer kaynaklardan gelen mikroplar boğaz arkasından geçerken kolayca bademciklerin yüzeyine temas eder. Bu esnada bademcikler lenfositlerle, yani gelen bakteri ve virüsleri tespit edip bunlara karşı bağışıklık sisteminin devreye girmesini sağlayan beyaz kan hücreleriyle doludur.
Yapılan son çalışmalar, bademciklerin grip gibi akciğer enfeksiyonlarını durdurmada önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir. Boğaz arkasındaki lokal işlevinin yanında bademciklerin, bağışıklık sistemine ait diğer öğelerle beraber bir enfeksiyonu nasıl gidermeye çalıştığı görülmektedir. Bademcikler vücutta stratejik bir konumda, patojenler için serbest giriş kapısı sayılan önemli bir noktada yer alır. Ağız ve burundan giren bakteri, virüs ve diğer maddeleri ‘’ örnekleyen ‘’ bademcikler, vücut direncini korumaya yardımcı olur.
Araştırmalara göre bademciklerin en hassas oldukları zaman 3 ile 10 yaş arasıdır. Bu süreçte bakteriler tarafından oldukça yıpratılmış olan bademciklerin şişip iltihaplanması çok yaygındır. Bağışıklık sisteminin enfeksiyonla savaşabilmesi için bazen antibiyotik yazılır. Ancak tekrar eden enfeksiyon halinde bademcikler apse yaparsa veya bademciğin büyüklüğü uyku sırasında soluk alışverişini engelliyorsa, hekim tarafından yine alınması önerilebilir.
Yorum Yaz