Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Hafta Sonu Tatili Kavramı Nasıl Ortaya Çıkmıştır ?
Hafta sonu tatili kavramı Müslümanlarda yoktur. Cuma günü diğer günlerden ‘’ faziletli ‘’ sayılmasına karşın tatil nedeni sayılmamış ve cemaat camiden çıkana kadar çalışmamakla yetinilip, tüm güne yayılan bir tatil yapılmamıştır. Cuma namazı süresince çalışılmamasının da ibadetle elde edilen mefaatle telafi edildiği belirtiliştir. Osmanlı devlet daireleri Tanzimat’a doğru çoğalıp, yaygınlaşıp genişlediğinde, Cuma günleri tatil edilmediğinden memurların Cuma namazından alı konulmamaları için dairelerde mescit yapılmaya başlanmıştır. Bu uygulama ilk defa Maliye Nazırı unvanını alan şıkk-ı evvel defterdarı Nafiz Paşa 1837 – 38 yılında başlatılmış, açılan mescidin masrafı da Paşa’nın hazineye bağışladığı 250 bin kurulun faizinden ödenmiştir.
Hafta tatili anlayışını benimseyen ilk kurum medreselerdir. Medreselerde tatil günü salıydı. Salı günü isteyen koltuk dersi denilen ek derslere girebilse de, bu gün kütüphanelerde çalışma, çamaşır yıkama gibi özel ihtiyaçlara ayrılırdı. Eğitim tarihi araştırmacısı Osman Nuri Ergin’e göre Salı gününün tatil kabul edilmesi salının uğursuzluğu konusunda Rumlardan Türklere geçmiş bir inanışı kuvvetlendirmişti. Rumlar İstanbul’un Salı günü fethedilmiş olması nedeniyle bu günü uğursuz saydıkları gibi, Müslümanlar da Salı günü bir işe başlamaz, sefere çıkmazlardı. Halk arasında haftanın günleri tekerlemesinde ‘’ Salı sallanır gezer’’ deyişi de bu tatili anlatmaktadır.
Ancak hafta tatilinin 1730’larda Perşembe günü olarak benimsendiği, devlet daireleri ile birlikte yeni usul okullarda da bu gün tatil yapıldığı veya Cuma tatilinin 1826 yılından itibaren uygulanmaya başlandığını bildiren kaynaklar da vardır. Tatil günlerinin devlet dairelerine göre özellik gösterdiği, Babıali’de Cuma dışında, toplantı günleri olan Pazar ve Perşembeleri de memurların tatil yapması, yaz aylarında gayri resmi de olsa yalnız iki gün mesai yapılmasından anlaşılmaktadır. Örneğin Meşrutiyet’in ilanından sonra haziran, temmuz, ağustos aylarında Cuma ve Pazar günleri resmen tatil günü kabul edilmişse de bu karar yalnızca bir yıl uygulanabilmiştir.
1924 yılında cuma günü resmen tatil yapıldı; 1935’te cumartesi günü saat 13’ten başlayıp pazartesi sabahına kadar devam eden hafta sonu tatili yasallaştı. Bu dönemde tatil yapmayanlara, yani mekanlarını kapatmayanlara ceza da uygulanıyordu. 11 Haziran 1974’te memurların hafta sonu tatiline cumartesi de dahil edilerek tatil iki güne çıkarıldı. İşçilere ücretli hafta tatili hakkının tanınması ise 9 Ağustos 1951’de çıkan yasayla kabul edildi.
Yahudilerin Sebt günü, Hıristiyanların Pazar gününden farklılaşan hafta sonu kavramı İngiltere’de icat edildi. Dakiklik kavramının 1770’lerde doğduğu bu ülkede 1840’lardan itibaren işçilerin meyhane yaşamına müdahale edilmeye başlandı, orta sınıf değerlerin savunulduğu yaşam standardı içinde tüketim anlayışı ve buna bağlı olarak hafta sonu gezme ve eğlenceleri özendirdi. Hafta sonu Fransa’ya 1906’da girdi.
Büyük şehirlerde ve orta sınıf aileler için hafta sonu, öğrencilerin ödev ve sınavlarla, çalışan kadınların temizlik ve çamaşırla, erkeklerin araba yıkamakla uğraştığı, boş zaman sorununun doğduğu, eve ‘’ kapalı ‘’ bir gün oldu. Şehir dışında süpermarketler açılana kadar alışverişin ‘’tadı’’na tam olarak varamayan bu sınıf dışında da hafta sonu, artık sair günlerden farklıydı.
Yorum Yaz