Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Florance Nightingale’e göre hekimlik ‘’ insanı hem melek hem de şeytana çevrilebilen bir meslektir.’’ Modern bilimsel tıbbın gelişmesi ve paranın bu ilişki içine girmesiyle, bu insani etkileşimdeki dikkate değer güzelliğin temelleri sarsılmıştır.
Hasta doktor ilişkisi insanlığın varoluşuyla birlikte başlayıp, zamanla günümüzde ki profesyonel manasına kavuşmuştur. Her nekadar Hipokrat öncesi tarihlerde günümüzdeki modern tıp biliminden bahsetmek mümkün olmasada, insanlar, o zamanlar da doğal yaşamın bir parçası olarak olarak hastalıklarla mücadele ediyor ve hastalıklar konusunda o çağın uzmanlarına başvuruyorlardı. Bu uzmanlar medeniyeten medeniyete değişen türlü yöntemlerle hastalarını karşılıyor, tedavi ediyor, onlara destek ve yardımcı olmaya çalışıyolardı. Tabi ki tedavi adı altında sıklıkla büyü, sihir, şeytan çıkarma gibi yanlış uygulamaların yapılıp insanlara zulüm edildiğide bilinmektedir. Her ne olursa olsun doktor-hasta ilişkisinin özünde anlamlı kuvvetli bir bağ bulunmaktadır. Bu bağın kuvveti doktorun insanları iyileştirmede ki sevgisi ve hastanın iyileşmeye olan umudundan kaynaklanır. Günümüz modern tıbbında ise bu ilişki daha da güçlendirilmiş ve kanunlar yardımıyla da korunmuştur. En başta hasta mahremiyeti olmakla beraber, hekime karşı şiddet, ilaçların reçete ile alınabilmesi, tedavi yöntemlerinde hastanın kararlarının önceliği ve daha birçok konuda hekim-hasta ilişkisi modern tıp ile birlikte yeni bir düzene oturtulmuştur. Bunları ilerleyen başlıklarda daha detaylı ele alacağız.
Emredici Yaklaşım: Genellikle hasta-hekim ilişkisinin doktor tarfından yönlendirildiği, doktorun muayne ve tedavi süresince hastaya direktifler vererek dioylog kurduğu bir yaklaşımdır. Hastanın tedaviden koktuğu ve tedaviyi reddetmek istediği durumlarda hastanın yararına olabileceği düşünülmektedir.
Bilgilendirici Yaklaşım: Doktor hastanın hastalığı ile ilgili bütün bilgileri kendisine iletir ve tedavi seçeneklerini de hastaya açıklayıcı bir şekilde sunar. Hasta ise bu bilgiler ışığında kendine en uygun olanı seçer.
Katılımcı (Yorumlayıcı) Yaklaşım: Doktor ve hastanın birlikte çalışarak hastanın durumu hakkında detaylı bilgi edindiği, tedavi seçiminde ve tedavi esnasında doktorun tavsiyelerle hastayı onun için daha iyi olan yönteme yönlendirdiği yaklaşımdır.
Hasta hakları Sağlık Bakanlığınca dokuz bölümde açıklanmıştır. Bunları özetle aktaracak olursak;
İlk bölümde yönetmenliğin genel tanımı yapılmış ve çerçeveleri çizilmiştir. Buna göre; temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, diğer mevzuatta ve milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen “hasta hakları”nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin “hasta hakları”ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair usül ve esasları düzenlemek amacı ile hazırlanmıştır.
Kısa bir özet şekilde listeyecek olursak bu haklar; Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima göz önünde bulundurulur. Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur. Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Doktor hasta ilişkisini etkileyen birçok faktor vardır bunlardan bazılarını listeleyeceğiz.
Doktor ve hasta ilişkisi modeli: Yukarıda belirtildiği üzere doktorun hastaya karşı olan davranış kalıplarını kapsamaktadır.
Güven: Hastanın her konuda güveni önem arzetmektedir, hasta özelinin korunmasına olan güven, doktorun yeterliliğine duyulan güven, sağlık sisteminin adil oluşuna olan güven, hastanın hastalığını yenmede kendine olan güveni vb. olabilir.
Doktorun mesleki yerliliği: Doktor bu yeterliliğini hastasına hissttirmeli ve ona bu konuda güven vermelidir aksi taktirde ilişki kopacak hasta başka doktora yönelecektir.
Doktorun çalışma ortamı ve şartları: Hastalara yeterince vakit ayırlabilmesi onlarla rahatça ilgilenilebilmesi için sırada bekleyen hasta sayısının az olması, doktorun yapacağı idari işlerin azaltılması, diğer personelin doktora desteğinin artıralarak iş yeri stresinin ve baskısının azaltılması elzemdir.
Söz konusu hastalığın ne olduğu: Bu da önemli bir faktördür Alzheimer, Şizofreni gibi hastalıklarda hasta ile iletişim kurulması oldukça güçtür. Öte yandan, bazı hastalıklar ise hastaların stres seviyelerini artırarak, ilişkilerinde tolerans seviyelerini azaltabilir buda hastanın düzgün bir ilişki kuramamasına sebebiyet verebilir.
Hasta ve doktorun kullandığı dil ve üslup: Dil insanların ortak paydasıdır, her iki tarafta birbirinin söylediklerini anlayabilmelidir. Bazen yabancı birisi ile doktorun iletişimi bu probleme örnek gösterilebilirken, bazende şive farkı nedeniyle anlaşmazlıklar olabilmektedir. Aynı şekilde üslupta iki tarafın bir birine birşeyler anlatırken diğerine karşı sergilediği tavır olarak elealabiliriz. Bu konuda bazen hastaların bazı doktorların burnu havada konuşmalarından yakındıkları olmuştur. Belkide hastalar öyle algıladı.
Hastane veya kliniğin yeterliliği: Hastaların büyük çoğunluğu hastanedeki işlerini hemen ve aynı hastane içersinde yapmak ister. Aksi halde hem vakit hem enerji kaybı olacağından hasta hastane değişikliği yapabilir bu da doktor hasta ilşkisini bitirir.
Sağlık sistemi: Çok önemli bir konu olan sağlık sisteminde hastalar, ekonomik olarak tedavinin kalitesi bakımından, tedavi ve bekleme sürelerinin uzunluğu açısından vb. açılardan direkt olarak etkilendiği bir faktördür. Doktorlar da günlük hasta bakım sayısı, çalışma saatleri vb. açılardan etkilenir. Bu durum ise stres seviyesi, iş yetiştirme acelesi gibi durumlar olarak hasta ve doktor ilşkisine yansır.
Hastanın maddi durumu: Hastanın sosyal güvencesi yoksa veya hastalığını kapsamıyorsa bu durumda hasta para ödemek zorunda kalır. Hastanın maddi durumu da iyi değilse tedaviye erişim zorlaşır bu da bir stres kaynağı olarak doktor hasta ilşkisine yansır.
Doktor ve hastanın stres durumu: Özel hayat veya iş haytının getirdiği stress her ilişkide olduğu gibi burada da kendini gösterebilir.
Hasta yakınları: Özellikle ülkemizde çok önemli bir konudur, doktorlar hastayla ne kadar iyi bir ilişki kursada, hasta yakınları ile de sağlam ilişkiler kurabilmeleri beklenmektedir. Aynı zamanda hasta yakınlarının da soğuk kanlı ve aklı selim davranışlar göstermesi hekime karşı hakaret ve şiddet içeren davranışlardan uzak durması, sağlıklı bir hasta hekim ilişkisi yararına olacaktır.
Yorum Yaz