Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Tavanlarımıza yakından bakacak olursak; sinekler, uğurböcekleri, örümcekler ve diğer haşereler tarafından bırakılmış binlerce minik ayak izinin oluşturduğu yolları görürüz. Aslına bakılırsa, sinekler ve diğer böcekler için sorun tavana tutunmak değil, tavandan kendilerini geri çekmektir. Anlaşıldığı üzere, tavanda yürüyen bir sinek, bir bakıma çamurda yürüyen bir kişiye benzer.
Öncelikle küçük olmalarının bu işte payı büyüktür. Duvarda yürüyen haşereler ve örümcekler gibi kütleleri çok az olan hayvanlar, yerçekimi kuvvetini daha az hisseder. Dolayısıyla bir domuza göre, bir sineğin tavana tutunabilmesi daha kolaydır.
Bir böcek pürüzlü bir yüzeyde pençelerini kullanarak, kaya duvarı üzerindeki bir dağcı gibi aşağı doğru inebilir veya dümdüz ilerleyebilir. Pek çok böcek ve örümcek de, bir yüzeye tırmanmaları gerektiğinde, üzeri genellikle kıllarla kaplı olan bacak ve ayaklarını kullanır. Ayaklarının altındaki minik dolgular kuytu ve köşelere rahatça girerek, böceklerin veya örümceklerin yürümelerini kolaylaştırır.
Duvara tırmanan bir örümcek, yapışkan ağzını kullanmasının yanında, alçı veya sunta üzerindeki minik çıkıntıları kıllı ve çok küçük ayaklarıyla tutabilirler.
Bilim insanları önceleri sineklerin pürüzlü ve çıkıntılı ayak kıllarının, düz görünümlü yüzeylerdeki çok küçük pürüzleri tutabilmelerine olanak sağladığını düşünüyorlardı. Kıllar tarafından salgılanan bir madde, post-it gibi bir çeşit yapışma sağlıyordu.
Ancak 2006’da bilim insanları, sineklerin ayaklarındaki kıllar tarafından salgılanan maddenin şaşırtıcı derecede yapışkan bir madde olduğunu, sanki özellikle tavanda baş aşağı yürüyebilmeleri için salgılandığını keşfettiler.
Sineğin ayak kıllarından sızan yapışkanımsı sıvı, yağ ve şeker karışımıdır. Araştırmacıların incelediği, duvara tırmanan 300 böcek türünün hepsi, duvar üzerinde küçük, yapışkan ayak izleri bıraktığından, bütün böceklerin yapışkan bir sıvı salgıladığı düşünülür.
Yapışkan, sinek yürümediğinde de iki ayağını birden tavanda tutabilecek kadar kuvvetlidir. Ancak yürümek başka bir meseledir. Duvarın bir başından diğerine yürümesi bizim baktığımız açıdan kolay görünebilir ama sinek için oldukça zordur.
Bir ayağını duvardan kurtarıp tekrar hareket ettirmek için, sinekler en az dört farklı manevra yapar. Kayıtları yavaş çekimde izleyen bilim insanları, sineğin ayağını duvardan ayırabilmek için bazen hızla geriye doğru savurduğunu gördüler. Aynı zamanda zeminden kurtulabilmek için ayaklarını yana döndürüyorlar veya yara bandını aniden çeker gibi hızla yukarı kaldırıyorlar. Sinekler, tıpkı çizmelerini çekip çıkaran biri gibi, ayakuçlarına gömülü pençelerini, ayak tabanlarındaki boğumları tavandan çekmek için kullanıyorlar.
Bilim insanlarına göre, ayakların tavandan veya duvardan kurtarılmasını içeren teknikler, daha az enerji gerektiğinden işe yarıyor.
Tavanda yürürken altı bacağından dördünü kullanmaları da sineklerin yerçekimine karşı koyabilmelerine yardımcı olur. Yerde ise, bilim insanlarına göre, sinekler hareket etmek için bir seferde sadece üç bacağını kullanıyor: Bir yandan iki ve diğer yanından ortada olmak üzere bir bacağını kullanarak sabit bir üçgen oluşturuyorlar. Bu sayede her adımda tek bir taraflarını kullanıyorlar.
Yorum Yaz