Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Hiç Güneşli bir yaz günü gökyüzüne bakıp şal desenleri gibi parlak ve hareket eden şekillerle kaplı olduğunu fark ettiniz mi? Gözlerinizde bir tuhaflık olup olmadığını merak etmiş olabilirsiniz. Ancak mavi gök hareketini gördüğünüzde, aslında kendi vücudunuzda hareket eden bir şeyi izliyorsunuz. Bu şey, vücudumuzun bizi hastalıklardan korumak için kullandığı savunma sisteminin bir parçasıdır: beyaz kan hücreleri.
Mavi gök etkisi, ilk olarak bir Alman bilimci tarafından 1924 yılında tanımlanmıştır ve bazen Scheerer olayı olarak adlandırılır. Aynı zamanda mavi alan entopik fenomeni adıyla bilinir ( entopik ‘’ göz yuvarlığında başlayan ‘’ demektir). Ancak 1989’a kadar bilim insanları nasıl meydana geldiğini çözemediler.
Göz retinasında pek çok küçük kan damarı; gözlerimizi besleyen, oksijeni bol kırmızı ka hücrelerini taşıyan kılcal damarlar vardır. Ancak yin de koyu kırmızı çizgiler görmeyiz. Bunun nedeni beynin, gördüğümüz resimleri işlemden geçirirken, kanla dolu kılcal damarların görüntüsünü düzenlemesidir.
Kılcal damarlar içindeki kanda daha çok kırmızı kan hücresi olduğu halde, ara sıra lökosit veya beyaz kan hücresine rastlandığı da olur. Açık, mavi göğe bakarken; ışığı hemen emer. Ancak kırmızı kan hücreleri mavi ışığı hemen emer. Ancak kırmızı hücreler birbirine o kadar yakındır ki tek ve koyu noktalar olarak görünmezler. Bizim görüntü işleme sistemimiz daha koyu kılcal damarları düzenler.
Ancak, geçen beyaz kan hücreleri mavi ışığı pek ememez. Ayrıca kırmızı hücrelerden çok daha büyüktürler. Dolayısıyla beyaz kan hücreleri geçerken, kılcal damarlarda hareket eden delikler gibi hareket ederler. Biz de gökyüzünde parlak ve uçuşan beyaz benekler görürüz.
Retinanın kılcal damarlarının büyük kısmı S şeklindedir. Böylece kalp her atışında, beyaz hücreler kan damarlarında sarsılarak ilerler. Bu da bizim gökyüzünde parlak ve uçuşan benekler görmemize neden olur.
Hareket eden bu noktalar balık şeklinde, küçük kuyruklar gibi görünür. Lökositler aslında doğal olarak yumru yumrudur. Ancak bazı araştırmacılar kuyruğun sadece bir ardıl görüntü, ampul gibi çok parlak bir şeye baktıktan sonra gördüğümüz parlak bir görüntüden ibaret olduğunu söylerler.
Aslına bakılırsa bu beyaz şekiller görmemiz, gözlerinizin sağlıklı olduğuna dair bir işaret olabilir. Hatta mavi alan etkisi, bazen gözlere giden kan akışında bir sorun olup olmadığını anlamak için kullanılır. Göz uzmanları mavi ışık kullanarak uçuşan nokta etkisi yaratır ve ardından hastanın, gördükleri şekillerle ( ve hızlarıyla ) bilgisayar ekranında gördükleri hareket eden noktaları eşleştirmelerini isterler.
Yorum Yaz